22 Ağustos 2010 Pazar

Mutlu Kabusun Sabahı


iki yabancıyız seninle ben
aynı sahilde, aynı bankta oturan.
aramızda camdan bir duvar
ne sesimi duyabiliyor
ne kelebekleri hissedebiliyorsun
korkuyoruz sen ve ben
sonra korkularımızda buluşuyoruz
cam duvar sıvılaşıp içimize akıyor sanki
bir şeyler kımıldıyor
ayak parmaklarımızdan başlayıp
gülümsememizle son buluyor
sonra kum olup akıyor ayaklarımızın altına
sen, ben, deniz, kum, ay ışığı...
biz oluyoruz o anda
nefes almak hızlı ama anlamlı
gülümseyişim tebessüm ama hiç olmadığı kadar mutlu
hislerim çok değil ama hiç olmadığı kadar derin
bu ne huzur, bu ne mutluluk :)
o da ne öyle, maviden griye
griden karanlığa büründü gökyüzü
boğuluyorum, hayır donuyorum
hapsoldum camın içine ölüyorum
ışıklar söndü
neredeyim ben? ne? rüya mı?
günaydın :(

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Hoşgeldin Bebek


Yumuk yumuk ellerin, mis gibi kokun,
pamuk gibi tenin var bebek...
İyi ki doğdun Emre
Hayatımıza hoşgeldin :)

10 Ağustos 2010 Salı

Veda ve Umut


Mazinin son kalan anılarını silerken zamandan,
Bir damla gözyaşı düşer gözünden..
Belki son bir aşk sancısı, belki son bir kalp ağrısı
Her neyse...
Hazin bir son veda zamanı
Ruhun kalbini de alıp özgürlüğe kanat açarken,
Kuru bir yaprak gibi savrulursun bilinmeze.
Ulu bir çınar istersin dalına tutunmak için,
Çoğalıp yeşermek için,
Mis kokulu çiçekler açmak için.
Belki de kim bilir
Yeni bir sevdaya yeşermek için...