18 Temmuz 2010 Pazar

“Gel” Desen Gelecektim . . .


Seni siyah bir gecenin yastığına bıraktığımdan beri
Rüyalarınla dertleşip, seni soruyorum…
Issız bir dağ kasabasında,
Çakıl taşlarıyla oyunlar oynayıp
Bazen kederin dibini deşiyorum.
Çoğu zaman susuyorum
Sende susuyorsun ya,
İşte o an ölüyorum…

Yalnızlığıma sığdıramıyorum bu aşkı,
Yeni bir sebep olmalı
Bir kuş düşmeli nasırlı ellerime
Sonra canlanıp uçmalı
Ama yalnızlığa sığmamalı bu aşk
Sığdırmamalıyız…

Biraz korku, biraz telaş
Neleri alıp götürdü benden,
Bir dağ keçisinin inadına muhtacım,
Çöldeki aslanın krallığı hiç yetmiyor.
Şakaya düşen ciddiyetsizliğimde kaldım
Umudum sensin,
Oysa şu an yanımda olsan, yeterdin bana!
Yeterdik birbirimize…

Dün tanımadığım biri, yüzüme bakıp:
“ ne haber, birine mi benzettin, ne bakıyorsun”
Dediğinde bile hiç sinirlenmedim,
Surat bile asmadım…
Önemsemeyişlerimin değişimindeyim.
Bir sen, bir sen ve yine sen!
Tek isteğim bu benim…

Soğuk gecelerin intikamında yapayalnızım
Çoğulum hasretinde, bekleyişlerde
Yani sevdiğim içimde taşıdığım ölüyü
Atmak istiyorum, atamıyorum…
Özlemine yenildim, tutmuyor ellerim
Tutamıyorum ellerinden
Ey sevgilim ölüyorum…

Bu kente, bu yağmurlara kızıyorum
Olmadık zamanda ayırıyorlar bizi,
Ne zaman elinden tutup, kırlara götürsem seni
Ya durmadan yağmur yağıyor
Ya da şehrin trafiği, hava kirliliği peşimizi bırakmıyor.
Şimdi sen yokken (yanımda)
Her şey çok güzel, yağmur yağmıyor
Trafikle uğraşmıyorum, şaşırıyorum…
Bu kenti hiç sevmiyorum…

“Gel” desen, gelecektim
Ve bir daha yazmayacaktım.
Ama yandı bir kere o ateş
Yaktı beni
Yaktı seni,
Yaktı ikimizi de…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder